Eski Merkez Bankası Başekonomisti Hakan Kara, Karar gazetesi yazarı Taha Akyol’un sorularını cevapladı.
“128 milyar dolar” tartışmalarıyla gündeme gelen Merkez Bankası (MB) ile Hazine Müsteşarlığı arasındaki protokole ilişkin olarak da konuşan Kara, "Döviz müdahalesinin doğası gereği dar bir çevrede yüksek gizlilikle yapılması gerekiyor. Merkez Bankası’nda bu işler yapılırken görev zinciri bellidir. Bir hata veya suistimal olduğunda kim sorumludur, kim hesap verir bunlar tanımlanmıştır. Uzmandan müdüre, genel müdürden başkana giden bir kontrol mekanizması mevcuttur. Döviz müdahalesinin tamamen Merkez Bankası’nın dışına çıkarılması sorumluluğun muğlaklaşması anlamına geliyor. Kimin hangi kur seviyesini savunduğu, talimatların nereden geldiği, kararların nasıl alındığı, süreçten kaç kişinin ve kimlerin haberdar olduğu konularının net olmaması sıkıntılı konular" dedi.
Kara'nın bazı sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
İktisat politikası tasarımı açısından geçtiğimiz yıl uygulanan politikaları nasıl değerlendirirsiniz?
Nereden bakarsanız bakın sorunlu bir politika. Bir yandan Merkez Bankası’nı faiz indirmeye zorlarken diğer yandan kamu bankaları aracılığıyla aşırı kredi genişlemesi yapıyorsunuz. Üstelik bunu dünyanın en yüksek enflasyonlarından birine sahip bir ülkede gerçekleştiriyorsunuz. Bunu yapınca da haliyle insanlar paralarının satın alma gücünü korumak için dövize ve altına geçiyor, cari açık ve sermaye çıkışı artıyor.
Sonra da kendi yarattığınız aşırı döviz talebini Merkez Bankası’nın rezervlerinden hesapsızca karşılayarak ülkeyi dış şoklara karşı savunmasız hale getiriyorsunuz. Bunun üzerine riskiniz artıp paranızdan kaçış hızlanınca da son dakikaya kadar rezerv satmaya devam ediyorsunuz. Akıl almaz bir politika bileşimi... İnanın bir akademisyen ve eski bir merkez bankacı olarak katıldığım uluslararası platformlarda bu konuda soru geldiğinde ülkem adına hicap duyuyorum.
TCBM, 2001’de kanunla araçsal bağımsızlık kazandı. 2017’de KHK’larla yapılan değişiklikler müdahalenin yolunu açtı. Bu yapılmayıp bağımsızlığı devam ediyor olsaydı “128 milyar dolar” olayı olur muydu?
Büyük ihtimalle olmazdı. Fakat konuyu Merkez Bankası başkanlarının görevden alınma sürecine indirgememek lazım. Asıl sorun ülkenin kaynaklarının kısa vadeli kazanımlar için harcanması ve sistemin buna izin vermesi. Bunu sınırlayacak bir kurumsal yapı/kontrol mekanizmasının olmaması. 128 milyar dolar konusunu bu perspektiften değerlendirmek lazım. Şu anda rezervler çok gündemde. Öte yandan, iktisadi politikalara genel olarak baktığımızda aslında kısa vadede durumu idare etmek için devreye sokulmuş fakat gelecek nesillere önemli maliyet getiren daha birçok farklı uygulama var.
KÖİ projeleri kapsamında verilen taahhütler, kamunun döviz cinsi iç borçlanmasının artması, bütçe kaynakları yerine İşsizlik Sigortası Fonunun kullanılması, kredi olanaklarının zorlanarak finansal istikrarın riske atılması, enflasyonla mücadelenin ertelenmesi… Bunların hepsi günü kurtarmak pahasına gelecekteki refahı feda etmek anlamına geliyor. Finansal okuryazarlık yüksek olmadığı için maalesef bu yaklaşım kısa vadede prim yapabiliyor. Kurumların düzgün işlediği, karar alma sürecinde güç ve denge mekanizmalarının tesis edildiği bir dünyada bütün bunlar yaşanmazdı.
Bu miktarda bir rezerv nasıl ve ne kadar zamanda yerine konulabilir?
Net rezervleri eski seviyelerine getirmek için yaklaşık 80 milyar dolarlık döviz alımı yapmak lazım. Dolayısıyla, geçmiş dönem tecrübelerini de dikkate aldığımızda, rezervleri eski seviyeye getirmenin yıllar alacağını söyleyebiliriz. Her şeyin doğru yapıldığı varsayımı altında dahi en az 5 sene sürebilir. Şüphesiz bu süreçte belli bir fedakârlık da yapmak gerekecek çünkü rezerv biriktirmenin kolay bir yolu yok. Ya dış fazla vereceğiz, yani gelirimizden daha az harcayacağız; ya da uzun vadeli ve kaliteli sermaye çekmek için gereken reformları yapacağız. İkisi de zor ve meşakkatli işler.
Ekonomi 2010’lara kadar iyi gidiyor, çok dış yatırım alıyordu. Bozulma ne zaman, hangi politikalarla başladı?
Bozulma zaman içinde kademeli oldu ama illa bir kırılma noktası tespit etmek gerekiyorsa 2013 yılının ikinci yarısına işaret edebiliriz. O döneme kadar dış kaynak girişinin güçlü olması hem enflasyonu hem de büyümeyi olumlu etkilemekteydi. 2013 ortalarında içerde ve dışarda yaşanan gelişmelerle sermaye girişleri yavaşladı.
Bir yandan verimlilik artışı da zayıflıyordu. Dolayısıyla büyüme sorunu yaşanmaya başlandı. 2016 sonlarından itibaren ise kamu bankaları üzerinden krediye dayalı büyüme stratejisine geçildi. Kurumların dengeleyici rolü giderek azaldıkça bu tarz riskli politika uygulamalarının önünde de bir engel kalmadı. Günü kurtarmaya çalışan ama gelecek nesillere önemli yük bırakan uygulamalar giderek artmaya başladı. 128 milyar dolar vakasını da bu yaklaşımın son halkası olarak düşünmek lazım.
Merkez Bankası’ndan ayrılmanızda rezerv satışlarının bu şekilde yapılmasının bir rolü var mıydı?
Şüphesiz arka kapılar ardında olup bitenler kurumsal aidiyet duygumuzu ciddi anlamda zayıflatmaya başlamıştı. Zaten 2019’da faiz indirimi başlarken pasif görevlere kaydırılmıştık. Onca emek verdiğiniz kurumunuzun akla durgunluk veren bir operasyonla itibarının bu şekilde hırpalanmasını içerden çaresizce izlemek tahammül edilecek bir durum değil. Dolayısıyla Bankadan ayrılma kararımda bu sürecin önemli rolü vardır diyebiliriz.
http://www.krttv.com.tr/gundem/eskimerkezbankasibasekonomistinden128milyardolarh73853.html
Erdoğan'ın uykularını kaçıracak anket18 izlenme
Müjde ! Fransa'dan 5 Bin 700 Ton karkas et ithal edilecek !472 izlenme
TRT çalışanının maaşı "yok artık" dedirtti!124 izlenme
Eren Erdem hakkında fezleke düzenlendi!140 izlenme
“Ağzına telefon sokulan dayı” olarak tanınan vatandaştan yıllar sonra AKP pişmanlığı: "Ellerim kırılsaydı da oy vermeseydim"15 izlenme
Yargıtay Berkin Elvan’ın ölümüne sebep olan polisin cezasını onadı! 12 yıl sonra cezaevine girecek9 izlenme
AKP'li Eray Karadeniz'le ilgili çarpıcı İSPARK gerçeği: Bakın neden işten atılmış?13 izlenme
İBB’de olağanüstü tasarruf tedbirleri devrede: Tüm birimler 8 ay boyunca yüzde 35 tasarruf edecek49 izlenme
Sağlık Bakanı Koca corona verilerini açıkladı: 23.562 yeni vaka tespit edilirken, 214 kişi hayatını kaybetti, 35.083 kişi sağlığına kavuştu!
Atatürk hayranı dünyaca ünlü ekonomist Merkez Bankası'nı köşeye sıkıştırdı, gerçek rakamları açıkladı!
AKP'li Maldivler tatilcisi mafya lideriyle kol kola!
Her seçim öncesi doğalgaz ve petrol bulan müdürü işten attılar